11 Ağustos 2010 Çarşamba

HAYDİ BASTIR KILIÇDAROĞLU!..
HERŞEY İYİ GİDİYOR!..

Recep bey öfkeli..
Recep bey kaygılı,
Recep bey telaşta...
Yüce divana gitmenin telaşında..
Konuşmaları ele veriyor Recep Bey’i...
Medet arıyor.. Menderesten..
Mevlana’dan, Dadaloğlu’dan, Özal’dan..
12 Mart’tan, 12 Eylül mağdurlarından..
Yeni bir 28 Şubatı, çok bekledi, ordudan;
Olmadı, oysa memnundu mağduru oynamaktan..
Ergenekon, Balyoz, Kafes, Eldiven, Ayışığı daha bilmem ne bela,
Darbeler planından, ne yazık ki, bir muhtıra çıkmadı!...
Gözyaşı döküyor Recep Bey.. Medet umduklarına sığınıp!..
Dökülen gözyaşı, asılanlara değil,
Asılanların gösterdiği metanete hiç değil!..
Zinhar yanlış anlaşılması!..
Dilenci gözyaşlarıdır, ailecek salya sümük dökülen..
Senden zengindir amma;
Yalvarır-yakarır, gerekirse ağlar, ister senden dilenci!..
Verirsen iyi olursun, vermezsen, öfkeye, bedduaya garkolursun,
Birgün bakmışsın, Ergenekona ortak olmuşsun,
Kendini Silivri’de bulursun!..

Gözyaşı korosunun gösterisi, tezgahların bozulmuş olmasınadır..

Yürekleri yanıyor yandaşlar tayfasının;
Kurulan tezgahamı, yarıda kalana mı yansın, dayansın yürekler!..
Ya öfkeyle bağıracaklar, ya oturup ağlayacaklar!..
Meydanlarda, sesi titrek recep Bey’in..
Suçüstü olduğunun resmidir..
Telaşta Recep Bey;
Oysa ne de güzel kurulmuştu tezgah!..
Tam da mahkeme mülk olacaktı kadıya!..
Olmıyacaktı bir daha zeval!..
Durup dururken, nereden çıktı, bu memur Kemal!..
Başarırsa, inanıyor ki, deliğe süpürülmeyecek!..
ABD gezileri sayıca beşyüzleri geçecek!..
Özgürlük, demokrasi, hak, hukuk, diye diye,
Takiyyeyle işler idare edilip, kurumlarla ilgili, planlar işleyecek.
80 yıllık laiklik tarihe gömülecek!..
Oysa, Kılıçdaroğlu geldi, meydanları doldurdu!..
Recep Bey’in planları bozuldu, herşeye maydanoz oldu!..
Şimdi artık, pilanlar bir bir suya düşecek!..
Yüce divan için kendi hakimini seçemiyecek!..
BOP eşbaşkanlığı artık sona erecek!..
Açılım küfesinin yükü altında ezim ezim ezilecek!..
Yetmiyecek Habur’un hesabını verecek!..
Oğluna damadına yeni kredi muslukları kesilecek,
Özelleştirme dosyaları bir bir raftan inecek!..
Recep Bey’e yüce divan yolu görünecek,
Bugün çevresinde fır dönen çıkar halkası,
Buhar olup görünmeyecek!..
İşte o an Tayyip Bey;” ben bitmişim” diyecek!..

Öfkeli tayyip bey,

Gördükleri, “düş olsun!.” istiyor!..
Ama gerçekleri biliyor, geleceği görüyor;
Yüreği cızz!.. ediyor!..
Keşke gördüklerim düş olsa diyor;
“Gece gündüz, aynı rüya olmaz ki!..” diyor.
Bunlar yetmezmiş gibi, birde Memur Kemal Yükleniyor!..
Meydanlarda Memur Kemal Efendi;
Recep Bey’in salt oyunlarını değil, kimyasını bozuyor!..
Çaresiz recep Bey, öfke saçıyor;
Yetmiyor, kaşlarını çatıyor, iki kaşın arasında öfke yumruk oluyor.
O an, dil-mantık zincirinin bağlantısı kopuyor,
Ne, ne dedğini dinliyor, ne de; ne dediğini biliyor!..
Dürüstlükten dem vururken, her kurum azarlardan nasibini alıyor!..

Öfkeli tayyip bey!..

Bu yüzden, örnekleri gerçeklere uymuyor..
Kurduğu cümleler salt vicdanları değil, mantıkları zorluyor!..
Ne yazık ki, Recep Bey sağlığından oluyor!..
Recep Bey’in çevresi, bal gibi, bu durumu bilyor;
İnsanoğlu bu işte, gör, çıkarı için neleri kullanıyor!..

DE Kİ;
KILIÇDAROĞLU!;
“Kardeşim(!)” dediğn o Recep Bey’e
Öfke, aklın düşmanıdır..
Akıl baştan gidince; düşüncede sistem bozulur,
Dil, yüreği duymaz olur,
Artık, ne candan konuşma kalır ortada,
Ne camdan konuşma kurtarır öfkenin sahibini..
Artık;
Mantık esarettedir,
İzan esarettedir,
Vicdat hakeza;
Us esarettedir..
Ama!.., fiziko motor kontrolsuz devrededir..
El kol hareketleri tutmaz birbirini
Bu durum sağlık için çok büyük tehlikedir!..

De ki; Recep Bey’den sorumlu, ehl-i beşere;

Mukayyet olmak gerek,
Haşmetmeap Son Sultan,1. Recep Erdoğana,
Dese de;
“Ben beyaz gömleği giydimde çıktım yola”;
Kefensiz gitmeli, haşmetlü Yüce Divan’a!..

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci – DENİZLİ
mehmethalilarik@gmail.com

KAMU OYUNA ÖNEMLE DUYURULUR..

Önemli Not;
Egemen Bağış’ın 15 Temmuz 2010 tarihinde, Vatan Gazetesi’nin 16.sayfasında; “Devlet Bakanı ve Başmüzakereci” sıfatıyla, “Anayasa Paketi Ne Getiriyor?” başlıklı ve sonuçta da “evet” denilmesine çağrıyı amaçlayan bir makalesi yayınlandı..
Bir vatandaş olarak, Sayın Bağış’ın makajesinde belirttiğ pek çok görüşlere itirazımız olması dağaldı..
Bu nedenle, Vatan Gazetesi’nden, vatandaşlık haklarımızı kullanarak “tekzip” adına aşağıdaki yazımızın da aynı sayfa ve sütunda yayınlanmasını istedik..
Talabimizin, adı geçen gazete tarafından dikkate alınmaması ve yerine getirilmemesi nedeniyle, biz de düşüncelerimizi sayın kamu oyu ile paylaşmak istedik..
Komu oyuna saygı ile sunulur.


EGEMEN BAĞIŞ’A
CEVABEN AÇIK MEKTUP!..

Sayın Egemen Bağış’ın; 15 Temmuz 2010 tarihli Vatan Gazetesi’nin 16. ayfasında, “Konuk Yazar” olarak, “Anayasa Paketi Ne Getiriyor?” başlıklı bir makalesi yayınlandı.
Yazarının, “Devlet Bakanı, Başmüzakereci” sıfatlarını taşımasından öte, yazının bir bilimselliği, aydınlatıcı yönü, gerçekleri aktaran bir yönü yok. Tam tersine, yazı baştan sona, çarpıtmalarla, sözde gerekçelerle, gerçek niyetleri gözden ırak tutma gayretleriyle dolu bir “evet!” propagamdası!..
“Devlet Bakanı, Başmüzakereci” sıfatlarıyla Sayın Bağış’a, “Konuk Yazar” olma hakkı tanınıyorsa, “Vatandaş, Seçmen” sıfatıylala ayni gazetenin, ayni sayfasında, ayni puntolarla “Konuk Yazar” olma hakkının şahsıma da tanınmasını talep ediyorum!..
Bu sadece demokrasinin gereği değil ayni zamanda, evrensel hukukun sağladığı bir cevap hakkıdır...
Demokratik hakları kullandırmakta eşit davranacakları umuduyla Vatan Gazetesi yetkililerinin, bu talebimi yerine getirdiklerini bizzat görmeyi diliyorum.
Gelelim Sayın Bağış’a cevaplarımıza;
Sayın Bağış, “Anayasa Paketi ne getiriyor?” diyerek söze başlamış!..
Ben de “hiçbir şey!” cevabıyla başlarsam söze, eksik ve hatalı giriş yapmış olurum.. Bu yüzden, “yenilik adına, reform adına demokrasi ve özgürlükler adına hiçbir şey!”ama “gerçekleri çarpıtma, niyetleri gizleme ve yandaşları cesaretlendirme adına çok şey” diyerek ilk cevabımı vermek istiyorum..
Öncelikle hemen şunu belirtelim ki getirilen Anayasa Değişiklik paketi ne 12 Eylül’ü ortadan kaldırmakta, ne de onun Anayasasını..
Tam tersine 12 Eylül’ün öngöremediği, eksik bıraktığı antidemokratik uygulamaları gündeme getirerek, 12 Eylül rejimine güncellik kazandırıyor..
Bu paketten bazılarının rahatsız olduğunu söylüyor Bay Egemen Bağış.. Evet bu paketten yurtseverler, aydınlar, hukukçular rahatsız.. Hem de öyle az-uz değil.. Çok rahatsız.. Kaygı derecesinde.. Cumhuri,yetin temel ilkelerinde telafisi mümkün olmayacağına inandığımız yaralar, hasarlar açılacağı endişesiyle rahatsız!...
AB yetkilileri paketten çok memnun(!)muş.. Her fırsatta bunu dile getiriyorlar(!)mış!.. Paketteki her madde yeni bir fasılın açılmasına bedel olacak kadar destek görüyor(!)muş.
Sayın Başmüzakereci, AB’nin memnuniyetinden bu denli stayişle ve güvenle söz ettiğine göre, referendumdan evet çıktığı günün sabahı, 13 Eylül günü AB’deyiz!.. Öyle mi Sayın Bağış!?...
İşte çarpıtma bu.. Değişikliklerin sizleri ve AB’yi memnun etmesi, benim ülkem insanlarının da, memnun olması anlamına geleceği yargısına nerden vardınız!..
İşte aramızdaki en büyük fark bu!..Başkasının beyniyle düşünüp kendi ağzıyla konuşmak!..
Gününde Sevr’i dayatan Emperyalizm de memnundu sevr’den!.. Şimdi, Sevr’den memnun olmayan AB’li mi var!?..
Ülkemizin PKK ile olan sorunlarının AB’yi ne oranda “ırgaladığını bilmeyen kaldı mı!?”
Avrupa’nın güvenliğinin Şemdinli’den geçtiğine hangi AB ülkesi gülüp geçmiyor? Daha dün, dünya bizi İran konusunda, Gazze’de, İsrail’i kınamada yapayalnız bırakmadı mı!?.. Kör olan bile gördü, sağır olan bile duydu!.. Duymayan görmeyen, üç maymunu oynayan birtek sizlerin kalmış olması ülkemiz adına ne üzünç verici!..Ülkenin bekasında söz sahibi olduğunuz için hüzün verici!.. Bırakalım AB’den, dışardan “evet’e”destek aramayı..Halkın vicdanından, yüreğinden alınsın istiyoruz “evet” desteği eğer ülke geleceği açısından yararlıysa!.. Ne varki, dış destek arayışları bile “hayır!” dememize yeter!..
Avutma, uyutma, çarpıtma politikaları bu ülkeye hep zarar verdi!..
Anayasa paketi ile getirileceği iddia olunan özgürlükler, demokratik haklar, ve hukuksal değişiklikler öylesine iğdiş edilmiş ve gizlenmiş ki, akıl izan ve vicdan penceresinden bakılmadıkça, mantık süzgecinden geçirmedikçe bunları görmek olası değil. Bu paketle dağ fareye gebe!.. Ya gebelik (sandıkta( kürtajla, doğum öncesi irtica farelerinin önü kesilecek, ya da her taraflarından sürekli kemirilengelen cumhuriyet ilkelerinin köküne kibrit suyu dökülecek!..
Kadınlara, çocuklara pozitif ayrımcılık geliyor(!)muş!..
Bugüne kadar korumadınız demekki çocukları, kadınları!.. bu güne kadar suç işlediniz!.. Bu maddenin Anayasaya sokulması ile suçluluğunuz tescil edilmiş oldu!.. 7.5 yıldır elinizi kolunuzu Ergenekon mu tuttu da, gerekli kanunları çıkarmadınız da, bu ve benzeri maddeleri anayasa oylamasında dolgu maddesi olarak kullanmaya bıraktınız!?..
Sayın Başmüzakereci Bakan müzakeresinin sonuçlarını bizlerle lütfedip paylaşıyor. Artık bundan böyle, “herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olacak!”mış..“Yurt dışına çıkma hürriyeti ancak hakim kararıyla sınırlandırıla bilecek”!miş.
Demekki bu hürriyetlerin kullanımı bugüne kadar, ancak hük-mü sadaretlerinin lütfuna terk edilmiş!.. Ki şimdi zincirler neyin karşılığında güya gevşetiliyor!?..
Bunlarla da bitmiyor verilen hak(?)lar..İşciler birden fazla sendikaya üye olabilecek(!)miş.
Niçin acaba!? Birisine gerçek üye, diğerine takiyyeden çakma üye olabilsinler diye mi!?
Memurlara toplu sözleşme hakkı getirilmekte(!)ymiş!.. Gerçi grev hakkı yokmuş ama, memurların anaları evinde bukadarıda bulunmamaktaymış!..
Uslu dururlarsa memurlar, o hakkında lutfedilip verilmesinde hiç bir sakınca olmazmış!.. Öyle diyor yandaşlar tv kanallarında..Uslu durmanın sadakat ve biat olduğunu bilmeyen mi var !?
Kamu denetçiliği mekanizması sayesinde vatandaşlarımız artık mahkeme kapılarında sürünmeyecek(!)miş.
Nasıl olacaksa!?.. Herhalde yandaşlar için açılan davalara kamu denetçileri “ben baktım suç yok” raporu verecek!.. Gizli tanık; açık raportör, yine gizli rapor gibi bişey!..
Yüksek Askeri Şura kararlarına itiraz hakkı gelecek(!)miş..
Milli Siyaset Belgesi’nden, “irtica” çıkarıldığına göre, bölücülükte mi suç olmaktan çıkarılmakta yoksa! Zaten bir taraftan içi boş açılımdan söz ederken Cumhuriyetin temel ilkeleriyle problemi olan hastalıklı avaneci yakım buna çoktan başladı bile!.. Cumhuriyetle ve onun temel ilkelerine karşı çıkma hakkının demokrasi ve özgürlük kavramı içerisinde görüldüğü bir ortamda, kuşkumuzda haksız olmadığımızı düşünüyoruz!..
12 Eylül faşist rejiminin simgesi geçici 15. maddenin kaldırılmasıyla, milli iradeye darbe vuranlar milletimize hesap verecek(!)miş..
Bu maddenin de, yukarda sayılanlar gibi, kamuflaj ve dolgu maddesi olarak kullanıldığını görmiyecek kadar halk izandan yoksun mu!?.. Fiilen kimlerden hesap sorulacak bir kaç isim verirmisiniz sayın Bakan!. 30 yıl öncesinin hesabını sormayı “kapalı niyetlerine” malzeme yapanlar, içinde bulundukları meclisin 700’e yaklaşan dokunulmazlık dosyalarını görmezlikten geliyorlarsa, niyetlerinden kuşku duymak hakkımızı kimse elimizden alamaz!..İşte size “hayır” oyu kullanmaya yetecek kadar gerekçe!. Ama henüz bitmedi!..
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı gelecek(!)miş.
Yaa!.. Siz bir tek partinin Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına tahammül edemezken, bugünün 73, yarınların 80, 100 milyonlarının başvurularına nasıl tahammül edeceksiniz!? Yoksa, yeni Anayasa Mahkemesinde düşündüğünüz değişikliklerle oluşturulacak kadro, “bizim dışımızdakilerin başvurularını nasıl olsa reddeder!”düşüncesiyle süs olsun diye mi bu hakkı koydunuz 26 madde arasına!?. Bu denli eminsiniz demekki sonuçtan.Ya geri teperse!?
Bu Anayasa paketi ile, “Anayasa Mahkemesi ve HSYK, AB ülkelerindeki muadilleri ile ayni ölçüde demokratik işleyişe sahip olacak(!)mış.
Hukuku ciddiye alan hiçbir hukukçu, bu değişikliklerle, AB ülkelerindeki muadillere ulaşılabileceğini savunmuyor!.. Temennide kalacağını bile bile, bir dileğimizi alenen belirtmek isteriz!.. Söyleminizin inandırıcılığı için, Sarkozi ve Berliskoni’ye ülkelerinde uygulanabilen demokratik hukuksal işleyişin muadilliğini, getirdiğiniz ülkemiz anayasa değişiklik metninde görmeyi dileriz!.. Samimiyseniz, işte meydan!..
Bunu önümüze getirin de hala sizden bir “evet”i esirgeyenlerin yüzüne hepbirlikte....
Yoksa bu haliyle, yurtseverler sizin dayattığınız anayasanıza “evet” demiyeceklerdir...
Oldu bitti anayasasına hayır!..
Çalışanlarına grev hakkını çok gören emeği yüce değer saymıyan anayasaya hayır!..
Mahkemelerin bağımsızlığını ortadan kaldıran anayasaya hayır!..
Hesap sorulmasının önünü kesmeyi temel amaç edinmiş bir anayasaya hayır!..
Devleti değil, tepesindekileri güçlendiren, yetkilerini sorumluluklarla sınırlandırmayan, tek kişi veya zümre diktasına fırsat yaratan anayasaya hayır!..
Asıl değişiklik nedenlerini halktan gizleyen kamuflajlı ard niyetli anayasaya hayır!..
Hayır!.. Hayır Hayır.. Milyonlarca defa hayır!...
Evet Sayın Bağış, tek bir noktada hemfikiriz!.. 12 Eylül 2010 akşamı çifte bayram var!..
“halka hapı yutturma” gayretlerinize rağmen, 12 Eylül 2010 tarihi halkın yeni 12 Eylül anayasasına “hayır” demiş olmanın gururu ve coşkusuyla çifte bayram yaşayacak!..
Türk halkı, kurtuluş günlerinde nasıl davranılacağını bilir!..