13 Ocak 2010 Çarşamba

ÜLKEMİZ ADINA ONUR KIRICI İKİ YORUM

Dost ve müttefik bildiğimiz iki ülkenin, iki önemli yayın organında Ülkemiz ile ilgili iki haber-yorum yayınlandı.
Haberleri okuyunca, dışardan nasıl görüldüğümüzü ve nasıl tahlil(!) edildiğimizi daha iyi anlıyoruz.. Tüylerimiz diken diken olmasına oluyor da, bu tahlil konusu malzemelerin kendi ellerimizle üretilmiş olmasından ötürü de söyleyecek fazla söz bulamıyoruz!.
Birinci haber; İngiltereden. “The Economist” dergisinde yayınlanan 31.12.2009 tarihli, “Türkiye Ve Generalleri, Lanetli Planlar” başlıkli yazı şöyle diyor:
“2009 TSK için “rezil” bir yıl oldu!..” “ …sızdırılan belgeler, dinleme kayıtları, ve bazen de kazalar,birçok dalevera (shenanigan) ve hınzırlıkların (mischeif) ortaya çıkmasına sebep oldu, ve en ateşli (hard-core) laiklerin bile orduya olan inançlarını sarstı…” Haber şöyle devam etmekte:
“Son ortaya çıkan skandalın ardından, savcılar, günlerdir, AK Partiyi iktidardan düşürme ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik planların izini arıyor…” Ve bazı alçakça (dastardly) planları da bulmuş olabilirler..” “…. Ordunun eski generalleri, dahil pek çok subayı, Ergenekon kapsamında, darbe planlamaktan hapishanede çürüyor.”
Asıl, yorumun arsızca yapılan bölümü geliyor şimdi:
“… Orduyu lekeleyen her yeni olayın ortaya çıkmasının , ardınran, daha fazla Türk, ordunun gerçekten devletin altını oymakta olduğu konusunda kaygılanıyor”
Devam ediyor yazı: “Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, genelde yaptığı, ”ordunun adını lekelemek isteyen bilinmeyen düşmanlar” homurdanmalarına (grumling) rağmen şimdi hükümetle işbirliği yaptığı görülüyor.”
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en büyük komutanının açıklamalarını ve feryatlarını “homurdanma” olarak nitelemekten kaçınmayan bu haya yoksunları, yazıların şu yorumla bitiriyor: “Son skandalların en cesaretlendirici detayı ise, bunları ortaya çıkaranların kendi içlerindeki başına buyruk isimleri ele vermeyi amaçlayan subaylar olması.”
Türk ordusunu daleveracı, hınzır, ülkeyi istikrarsızlaştırıcı unsur, skandallar yuvası, darbeci, demokrasinin önünde en büyük engel, lanetli ve alçakça planların hazırlayıcısı gösteren ve bu yönde dışardan yazılar yazan ve yorum yapanların adı bellidir: Düşman!… Peki, kendi ülkesinin ordusu için bu yorumları yapan ve yorumlara ortak olanların adı nedir? Adını siz koyun!…
NOT: The Economist dergisinin bu hasmane tutumunu protesto etmek için açılan kampanyaya lütfen destek veriniz. The Economist dergisinin e-mail adresi şöyle: letters@economist.com Lütfen bu iletiyi yayalım, ve çok sayıda kişinin protesto mesajı göndermesini sağlıyalım.

Gelelim ikinci yazıya!… Bu yazı da, 23.12.2009 tarihli New York Times’dan. Yazı, Başbakan ve Eşinin ABD ziyaretiyle ilgili Prof. Barry Rubin tarafından kaleme alınmış.
Bakın, dostumuz(!), müttefikimiz(!) ABD’den nasıl görünüyoruz. Onların gözüyle irdeleyelim kendimizi. O yazıdan bölümler aktaralım:
“Türkiye, modernleşme çabası içinde ve Batı dünyasında yer almaya çabalayan,laik bir ülke olarak görülmekteydi. Bu rüya artık bir kabusa dönüşüyor. AKP’nin rejimi, bir merkez sağ partisi olma iddisına rağmen, Türkiye’yi İslamizm yönüne götürmektedir. Dehşete düşmüş olan laik Türk halkının yardım için çığlıklarını Washington ve Batı dünyası genelde görmüyor.”
Yazar, sözü, Erdoğanların, Obama ve Eşi tarafından karşılanma seromonisine getirirmekte ve yorumlarını devam ettirmektedir:
“Obama ile görüşmek üzere, Washington’a gelen Başbakan ve eişinin, karşılanma seromonisini gösteren aşağıdaki fotoğraflara bir göz atın ve ürperin.


… Erdoğan’ın eşi Emine, bir hijap (Türkiye’de türban deniyor) giymiş, ancakgörünüşüne ve haline bakın, kendini geri planda tutan, döküntü bir köle gibi duruşuna bakın. … Başı sanki, kadın olmanın verdiği utanç ve teslimiyetle yığılıp kalmış bir pozda. Ve dördüncü fotoğrafta, görevinden kovulmuş sessizce sıvışan bir hizmetçi görünümünde.”
“.. Fotoğrafların sırasına bakıldığında, Atatürk Cumhuriyeti’nde öngörülen eşitlik statüsünü kaldırarak, Türk kadınını ikici sınıf vatandaşlık ve köle statüsüne indiren bir durum sembolize edilmektedir. Çoğunluğu Müslüman olan (Mısır ve Irak hemen akla gelmektedir) ülkelerde çok görülen bir durumdur bu. Ülkede görülen durum, daha da kotüye gitmektedir. Ancak Obamalar, gözleri önünde olanları farkedememişlerdir. Onlara (Washington) göre, Türkiye, İran-suriye ittifakına kayan bir NATO ülkesi olmaktan ziyade, desteklenmesi gereken ılımlı bir Müslüman demokrasinin iyi bir örneği olarak görülmektedir.”


Türkiye Cumhuriyeti için bu yorumlar onur kırıcıdır. Feryadımız bundandır!.. Ancak, bu bu feryatlar hedefe ulaşamamaktadır. Çünkü yorumların sermayesi sermayesi bizdendir, içimizdendir. Bu yüzden yorum sahiplerinin nereden cesaret aldığını sormak, suya çizgi atmaktır.
Sorulacak hesaplar listesine, ülkemizi bu yorumlara düçar edenleri de eklemeyi unutmayalım!…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder